Esad bir anlamda, “Tamam o zaman, kimyasalla öldürmeyeyim, boğarak, asıp keserek, yakarak öldüreyim” diyor.
Mehdi muhalifi olanlarda hep bir bereketsizlik hissediliyor.
İyilik, merhamet zordur. Şefkat, sevgi zordur. Kırıp yıkmak çok kolaydır. Adam eline tüfeği alıyor, tarıyor. Bu kadar. Ama sevgi emek istiyor, sabır istiyor. İrade ister, cömertlik ister, kararlılığın en son safhasını ister, azmin en son safhasını ister.
Müminin hedefi nedir? Hep güzellik. Güzellik ve sevgi iç içedir. Sevgi yoksa güzelliğin anlamı olmaz. Güzellik varsa sevgi vardır.
Kadının güzel olması yetmez. İmanla güzel olması gerekiyor. Allah’a inanacak, iman edecek, sonra Allah’tan korkacak, Allah’ı çok sevecek ki güzel olsun. Yoksa güzel olamaz.
Kıyametten sonra bütün fizik kanunları değişiyor. Bilim adamlarının söylediği her şey geçersiz orada. Yeni fizik kanunları, yeni kimya kanunları olacak.
Gelenekçi İslam anlayışı ancak Mehdiyetle ortadan kalkar.
Aleviler çok değerli insanlar. Onların sohbeti, sözü kalbe ferahlıktır. On dakika sohbetlerine katılanlarda manevi hal meydana gelir. Sevginin, merhametin, barışın, kardeşliğin mürşitleridir onlar, kavgaya şiddetle karşıdırlar.
Aleviliğin en güzel yönlerinden biri de bağnazlığa kesinlikle karşı olmalarıdır.
Aleviler Hz. Ali (ra)’ı coşku ile severler. Dedelerin büyük bölümü de seyittir, Peygamberimiz (sav)’in neslindendir. Değerlerini bilmek lazım.
Allah çocuğu da terbiye eder. Hz. İsmail (as)’ın olayında olduğu gibi, Hz. Yusuf (as)’ın olayında olduğu gibi. Çocuk da imtihan olur. Onu da Allah zorluklarla dener, kolaylıklarla dener ki büyüdüğünde onu hatırlar. Büyüdüğünde onu hatırlaması zaten imtihanın bir şartıdır.
İmam Muhammed Mehdi (as) ile dünya bitiyor. Kıyametin gecikmesine sebep İmam Mehdi (as)’dır, inşaAllah.
Anadolu’nun fethi Mehdi (as) içindir, İstanbul’un fethi Mehdi (as) içindir. Her yeri ağaçlandırdılar ecdat. En başta Allah denizle süslemiş.
“Hafif deprem meydana getiriyorum, istersem sizi yerle bir ederim. Size şefkatimden bunu yapıyorum, dikkatinizi Bana verin, sevginizi Bana verin, dünyaya dalmayın.” Depremle bu mesajı veriyor Cenab-ı Allah.
Göz göre göre şarabı nasıl içsin Müslüman? Boğazına tıkanır, istese de yapamaz. Zinayla felç olur mümin. Eli kolu bağlanır, kudreti yetmez. Günaha girme gücü olmaz müminin. Basireti bağlanır, yapamaz inşaAllah.
Peygamberimiz (sav) zamanında Budizm de vardı, her türlü fitne fücur vardı. Dinsizlik vardı, müşriklik vardı. Fitne kalkmamıştı. Mehdi (as)’ın yapacağı şey, kendi döneminde fitnenin kalmamasıdır. Ayette geçen, “Dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar” ifadesi bütün dünyanın Müslüman olması anlamındadır.
Kanun, hukuk daima güzel ve faydalı insanlar oluşturmayı amaçlar. İnsanları terbiye etmeyi amaçlar. Zararlarını engellemeye yönelik bir nimettir hukuk. Faydasını da gördük. Fazıl Say artık insanlara yakışıksız sözler etmiyor, yakışıksız cümleler kullanmıyor. Daha nezaketli, daha derli toplu konuşmalar yapıyor, bu da güzel. Demek ki faydası olmuş hukukun.
Polisi ilgileneceği gerçek karşıtlara yönlendirmek lazım, polisin dostlarına değil. Vatanın dostlarına, milletin dostlarına değil. Çünkü ahir zamandayız ya; emin olan hain, hain olan emin bilinir diyor hadiste. Eminlerin üzerine, iyilerin üzerine polisi yönlendirmek değil de, hainlerin üzerine yönlendirmek lazım.
Polisin gereksiz şeylerle değil de, gerekli şeylerle uğraşacak hale getirilmesi lazım. Polisin dikkatini gereksiz şeylere, boş ve yararsız şeylere teksif etmemek lazım. Polisin dikkatini dağıtmamak lazım. Polisin dikkati direkt küfrün üzerinde olsun, gaddarların üzerinde olsun.
Birçok anormal tavır bir araya gelince göz ona dayanamaz, beyin de ona dayanamaz, hücre de ona dayanamaz. Bakıyorum, hücreleri de isyan ediyor. Eti de kuruyor, bakışı da bozuluyor. Sesi de bozuluyor, mantığı da bozuluyor.
İnsanlara bakıyorum, gözleri bomboş. Niye? Hasetlik bir yandan, kıskançlık bir yandan, gaddarlık bir yandan, sevgisizlik bir yandan, insanlardan korku bir yandan, Allah'a teslimiyetsizlik bir yandan, rekabet ruhu bir yandan.